Senin boyunu aşar. Bakkal hesabı yapmayı bile bilmezsin, ne şirketi Allah aşkına’ Git bir yerde çalış, başkalarının boğazını doyurmanın verdiği stresi tahmin edemezsin’
Ne kadar düşünürseniz o kadar engel bulursunuz, engel olursunuz kendinize. Ama kendi işinin sahibi olmanın, başkasının sözü altında çalışmamanın, başarmanın tadını alınca hep ‘Neden daha önceden bu adımı atmadım ki’ diyeceksiniz emin olun.
Midenizde kelebekler uçuşmuyorsa girişmeyin..
Kendi işini kurmak, girişimci olmak kanının kaynamasına, her gün heyecan içinde uyanmaya, bir minik paket gönderimi için kalbinizin pır pır atmasına, yeni sipariş e-postasını görünce midenizde kelebekler uçuşmasına sebep olur.
Hazırlıklı olun. Tatlı, yavaş, sükunet içinde bir hayat istiyorsanız girişimcilik size göre değil gerçekten. Aksine heyecan duymanın, yeni insanlar tanımanın, her gün yeni bir fikirle uyanmanın, elinizde çanta birilerini ikna etmek peşindeyseniz işte o girişimci sizsiniz.
Peki nereden başlamalısınız?
Aslında herkesin söylediği gibi ‘acayip bir fikrinizin olması’ gerekmez. Yani yenilikçi, dünyaları değiştiren bir iş yapmanız, yepyeni bir buluşunuzun olması girişimcilik için altın kural değildir. Önemli olan motivasyon, vazgeçmemek ve en iyisini yapma azmidir. Çünkü başarılı bir iş için önemli olan iyi bir fikir değil iyi bir şekilde hayata geçirilen fikirdir.
‘Hakkını vermek’ kitabınızın ilk sayfasında yazan ana kuralınız olmalı. Sarma yapıyorsanız en incesini sarmalı, ekmek yapıyorsanız en kıtırını pişirmeli, web sitesi tasarlıyorsanız en janjanlısını hayata geçirmelisiniz. Müşterileriniz ‘iyi ki bitti de kurtuldum’ değil, ‘ne doğru karar vermişim’ demeli. Ağızda bıraktığınız tat hep kaymaklı lokum gibi olmalı.
Ardından, fazla detaylı olmayan, ama sağlam olan bir iş planı ve finansal model çalışmanız gerekir. Sizin kolaylıkla anlayabileceğiniz ve yönetebileceğiniz, kurmak istediğiniz işin en iyi veya en kötü ihtimalle nereye gidebileceğini görebileceğiniz bir projeksiyon size yol haritası olacaktır. Böylece ‘Bu işe girilir mi?’ kararını daha kolay alabilirsiniz. Birçok kişiden ‘Ben aslında ürün maliyetlerimi kabaca listelemiştim, tam da bilmiyordum açıkçası o yüzden bu iş yürümedi’ gibi cümleler duyuyorum ve üzülüyorum. Halbuki öyle güzel işler yapıyorlar ki.
Vazgeçmeyin!
Her iş kolunda ayrı olsa da, yeni bir işin ‘tutması’ için en az 1 sene süreye ihtiyaç duyduğu herkes tarafından bilinen bir gerçek. Dolayısı ile ‘Ay ben hiç ürün satamadım 3 ayda, kapatayım gitsin’ gi bi saçmalıklara düşmeyin. Finansal modelinizi sizi 2 sene idare edecek şekilde çalışın, ve vazgeçmeyin. Her gün yeniden başlıyormuşçasına heyecanla uyanın, heyecanla çalışın. İnatla devam edin.
Herkesin bir eşiği, geçmesi gereken bir tümseği oluyor. O tümseği geçince işlerin nasıl güzel gittiğine siz bile inanamayacaksınız. Sonra gelsin paralar..
Akıl danışın, ama abartmayın..
Ketumluk iyi bir özelliktir. Öyle herkese fikrinizden, iş hacminizden, başarı ve başarısızlıklarınızdan bahsetmeyin ama hayatınızda 1-2 akıl danıştığınız abiniz, ablanız olsun. Düştüğünüzde elinizden tutup sizi kaldıran, koşmanız gerektiğinde ‘Hadi koçum’ diyen, yanlış adım attığınızda size ‘Dur’ diyebilecek birileri. Başarı paylaştıkça büyür!
Sanırım artık girişimci olmaya hazırsınız. Hadi göreyim sizi.
(Bir sonraki yazımda size marka olmanın ilk adımı isim bulmaktan bahsedeceğim. Sıkı durun!)
Photo by Christin Hume on Unsplash