Hiperaktivizm, 21. yüzyılın ikinci çeyreğinde ortaya çıkmış avangard, eleştirel ve eyleme dayalı bir kültür akımıdır.
Hiperaktivistler kendilerini tanımlamak ve akımlarını temsil etmek için hiperaktif ve aktivist sözcüklerinin birleşimi olan hiperaktivist sözcüğünü seçmişlerdir...
Toplumsal dayatmaların tutsaklığından, aklın kurduğu düzenden kurtulmayı, kalıplaşmış bütün sistemleri, kuralları, gelenekleri ve yeni düzen dayatmalarını inkar etmeyi, kuralsızlığı kural olarak benimsemeyi ilke edinirler. Hiperaktif yapıları gereği, konuşmayı değil, hayatın içinde olmayı, “yapmayı” severler.
Herkesin bireysel olarak özgür olabileceği ve kendini gerçekleştirebileceği, tepede bir otoriteden zorla benimsetilen değerlerin olmadığı, yani bir bakıma anti-otoriter bir düzeni ve dünyanın hakettiği varoluş şekli olduğuna inandıkları anaerkil düzeni hayal ederler.
Yeni dünya düzeninde hiçbir şeyin sağlam ve sürekli olmadığını, akıl ve mantık yerine esas olanın bireyin istekleri, tutkuları ve coşkuları üzerine kurduğu bir yaşam biçimi olduğunu savunurlar. Disiplinlerarası bakış açılarıyla herkesi kucaklarken aynı zamanda hayata karşı eğlenceli bir tavır sergilerler. Kendilerini ve insanları şaşırtmayı severler. Hiperaktivizm, dönemin yıkıcı felsefesine karşı gelişmiş yıkıcı bir eylemdir. Var olan sistemin eleştirisi ön plandadır ancak yeni bir siyasi düzen getirme ve bu yeni siyasal düzenin propogandasını yapma amacında değildir. Hiperkativistler yarattıkları reel durumlarla bir fikir empoze etmekten çok düşündürtmeye, fark ettirmeye ve sorgulatmaya, bu yolla kişinin içinde var olan tün düzeni değiştirebilecek yaratım gücünü fark etmesi için çalışırlar.
Devamlı eylem halinde olmak ve yapabileceklerinin sınırlarını zorlamak esastır.